KUKLACI ÇOCUK


Kuklacı Çocuk





Tavsiye edeceğim yeni kitap Kuklacı Çocuk. Kitap 2000 yılında basıldı. Eva Weaver tarafından kaleme alınan roman, 1940’lı yıllarda Varşova’da yaşayan Mika isimli Yahudi bir çocuğun savaştan nasıl etkilendiğini konu alıyor. Almanlar Polonya’yı işgal edince hayatı birden değişen 15 yaşındaki çocuk, Yahudi olduğu için annesi ve büyükbabası ile Getto denen toplanma alanlarına yerleşmeye zorlanıyor. Gettoda açlık ve her gün zorlaşan yaşam şartları altında yıllarını geçiriyor.

Mika’ya kuklacı denmesinin sebebi ise kağıt hamurundan ve eski bez parçalarından kukla yapıyor olması. Teyzesinin kızı Ellie ile birlikte gettonun hastanesindeki çocukları son günlerinde eğlendiriyor. Bence kitaptaki en iyi olaylardan biri de bu. Ölüm döşeğindeki,bir hafta sonra geldiklerinde orada olup olmayacaklarını bilmedikleri çocukların hikayelerini öğreniyorsunuz.

Kitaptaki esas eşya ise Mika'nın paltosu.  Kendisine oldukça büyük gelen bu paltonun içinde bir sürü derin cep bulunuyor. Öyle ki Mika da ilk kuklalarının malzemelerini oradan buluyor.( Paltoyu nereden ele geçirdiğini söyleyemem çok büyük spoiler olur). Mika da hiç istememesine rağmen zorla Alman askerlerine gösteri yapmak için Getto’dan dışarı çıktığında paltosunun altında küçük çocukları karşı taraftaki Hristiyan ailelere vererek onlara yeni bir hayat sunuyor.

Mika Polonyalı bir Yahudi olduğu için Alman askerlerinden biri onu korumaya çalışıyor. Bu askerin adı ise Max. Max her zaman Mika’ya yardım etmeye çalışıyor. Ona yiyecek veriyor, diğer askerlerden koruyor vb. Kitaptaki en sevdiğim nokta ise Max ve Mika’nın yolları ayrıldığında bile hala Max’in hikayesini öğreniyor olmamız. Yani kitabın bir kısmında Max’in hikayesini okuyoruz.

Ben genel olarak kitabın konusunu sevdim. Her ne kadar ana karakter olan Mika’yı pek sevemesem de diğer karakterlerin yansıtılışı oldukça iyiydi. Mika’yı neden sevmediğimi de yazmak isterdim ama serideki çok kilit noktalardan birini açıklamak zorunda kalacağım. Ama şöyle söyleyeyim, Mika’nın yaptığı şeyler ne kadar cesurca olsa da o cesur birisi değil. O savaşmaktan çok kaçmayı seçenlerden. Bu yüzden Mika yerine Ellie’yi daha çok seviyorum.

Son olarak her kitap tavsiyesinde yapmayı planladığım gibi kitabın arka kapağında yazan ve benim de çok beğendiğim cümleleri yazarak bitiriyorum.


       "Bu bir hayatta kalma hikayesi. Kıtalara ve nesillere yayılan, Varşava'dan Sibirya'nın esir kamplarına uzanan, savaşın kaosu içinde karşılaşmış iki hayatın destansı yolculuğu..."









































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder